Birbirlerine delicesine aşık bir çiftin birlikteliğini taçlandıran şey elbette ki alyanstır. Birbirlerine söz verdikleri gün takılan bu yüzükler, evlilikle birlikte karı-koca olmanın da en güzel işaretlerinden biri olurlar. Günümüzde, aşkın en zarif simgesi olan pırlanta alyanslar en çok tercih edilen evlilik yüzüklerindedir şüphesiz. Size yüzük seçimi ve pırlantalar hakkında detaylı bilgi vereceğimiz yazılarımızdan önce, alyansın tarihçesine bir göz atalım istedik.

Alyansın gizemli tarihi çok eskilere dayanıyor. Antik Mısırlılar’ın yaşadığı Kuzey Avrupa çöllerinin alyansın ilk kullanılduğu yer olduğunu söyleyebiliriz. Nil Nehri kıyısında yaşayan Antik Mısırlılar, ilk alyanslarını da Nil’in kıyısında yetişen bitkilerden yapmışlardı. Ot ya da çalılardan yaptıkları bu aksesuar, daire şeklinde olduğu için sonsuzluğu simgeliyordu. Tıpkı zaman gibi, başı ve sonu olmayan bu daire, aynı zamanda Mısır uygarlığı için çok önemli olan güneşi ve ayı da çağrıştırıyordu formuyla. Bu dairenin ortasının boş olmasıysa yine sonsuzluğu ve sonsuzluğa açılan kapıları simgeliyordu. Bu bilgiler ışığında, yüzüğün nasıl aşkın simgesi haline geldiğine şaşırmamak gerekir herhalde.

Antik Mısırlılar da alyanslarını bizim bugün yaptığımız gibi yüzük parmaklarına takıyordu çünkü bir inanışa göre bu parmağın kanı direkt kalpten geliyordu. Daha sonraları Yunan ve Roma uygarlıkları da bu inanışı benimsedi. Hatta Roma İmparatorluğunda yüzük parmağından başlayıp kesintisiz bir şekilde kalbe gittiğine inanılan damara da “vena amoris” (aşk damarı) adı verilmişti. Günümüzde tıp bilimi böyle bir damarın olmadığını kanıtlasa da, bu gelenek hiçbir zaman bozulmamıştır.

Çalı parçalarından yapılan ilk yüzükleriyse daha dayanıklı olan kenevir, deri, kemik ya da fildişi gibi malzemelerle yapılan alyanslar takip etmiştir. Tek değişmeyense alyansın sonsuz aşkı simgelemesi olmuştur.