Doğumdan sonraki 4-6 haftada yaşanan depresyon, stres hali anne sağlığının yanı sıra bebeğin gelişimini de tehdit ediyor.

Doğum nedeniyle artan sosyal ve fiziksel desteklerin azalması, günlük yaşamın zorlukları ile karşı karşıya kalma, bebeğin geleceğine ilişkin endişeler, depresyonu tetikleyen en önemli unsurları oluşturuyor.
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanlığı ile İl Sağlık Müdürlüğü’nce yapılan “Doğum Sonu Depresyon Sıklığı Saha Araştırması” sonuçları bu tezi destekler nitelikte. Yüzde 51.1’i ilköğretim okulu mezunu, yüzde 15.5’i düzenli bir işte çalışan ve yaşları 15-44 arasında değişen toplam 1447 kadının dahil edildiği araştırmada, kadınların yüzde 29’unun doğumdan sonraki ilk 2 ayda, yüzde 36’sının ise 3-12 ay arasında depresyon yaşadığı belirlendi.
Doğumdan sonra geçen süre arttıkça depresyon görülme oranında da artış olduğu gözlendi. Doğum nedeniyle artan sosyal ve fiziksel desteklerin azalmaya başlaması, günlük yaşamın zorlukları ile karşı karşıya kalma, bebeğin geleceğine ilişkin endişelerin, depresyonu tetikleyen en önemli unsurlar olduğu anlaşıldı.

İlgiye Alışan Anne Adayı
Anneye ve bebeğe verilen hediyeler, annenin ruhsal durumunun destekleyen gelenek ve görenekler depresyon gelişmesini azaltacak nedenler olarak düşünülmektedir. Ancak, hamililiğin sona ermesiyle kadına gösterilen ilgi ve yardım kesilince, kadın kendini bir kenara itilmiş hissedebiliyor.
Kadının, özellikle eşinin fiziksel ve sosyal desteğini kesmesi, aile içi şiddetin olması, yalnız yaşama, ilk defa anne olacakların bebeğine bakamayacağı korkusu ve bakımı zor bebekler depresyon olasılığını artırıyor.
Raporda, doğum sonu depresyonu olan annelerin saptanması ve tedavi edilmesinin, sağlıklı bir anne ve sağlıklı bir nesil açısından büyük önem taşıdığı kaydedildi.