Manik depresif olarak da adlandırılan bipolar bozukluğa sahip kişiler, sık sık aşırı ruh hali değişimi yaşarlar. Ruh halini stabilize eden ilaçlar kullanılarak hasta sakinleştirilmeye çalışılır.

Yapılan eski araştırmalar bu ilaçların hamilelikte komplikasyonlara ve doğum kusurlarına sebep olabileceğini göstermiştir. Aynı sorunların tedavi edilmemiş olan kadınlarda da yaşanacağına dair ise pek ipucu bulunmamaktadır.

İsveçli bilim adamları araştırma kapsamında 320 tedavi edilmiş anneyi ve 550 tedavi edilmemiş anneyi inceledi. Bu iki grup hastalığı taşımayan anne adaylarıyla karşılaştırıldı.

Tedavi edilmiş ve edilmemiş annelerde sezaryen doğumun daha çok görüldüğü, doğumlarda vakum veya forseps kullanımının daha yaygın olduğu kaydedildi. Risk oranı tedavi edilmiş kadınlarda % 37.5, tedavi edilmemişlerde % 31 ve hastalığı taşımayanlarda %21 olarak ölçüldü.

Tedavi edilmiş ve edilmemiş anne adaylarının erken doğum riski de hastalığı taşımayanlardan daha fazlaydı. Risk sırasıyla %8.1, %7.6 ve %4.8 olarak ölçüldü.

Uppsala Üniversitesi ve Karolinska Enstitüsü’nden araştırmacılar, tedavi edilmemiş annelerin bebeklerinin başlarının ufak ve kan şekeri seviyelerinin düşük olduğunu belirtti.

Araştırmacıların vardığı sonuç, tedavi edilsin veya edilmesin hastalıkla ilişkisi olan annelerin sağlıklı annelere oranla daha fazla risk altında olduğu ve risk faktörünün sadece kullanılan ilaç olmadığı yönündeydi.

Doktorlar hamilelikte böyle bir soruna sahip hastalarına karşı tüm riskleri sıralamalı, hangisinin daha az risk taşıyacağını kişiye özel bir biçimde belirtmelidir.

Araştırma bipolar bozukluk ve doğum problemleri arasında bir bağ kursa da henüz sebep-sonuç ilişkisi çerçevesinde görülemiyor.
Araştırma BMJ dergisinin internet sitesinde yayınlandı.