İnsanlarda anti-obesite veya iştah baskılayıcı ilaçlar, yiyecek alımını azaltarak kilo kaybına sebep olurlar. Yeme isteğinin kontrolunda rolü en iyi bilinen madde, serotonindir. Obesitede; serotoninin ana maddesi olan triptofan kan düzeyinin azalması, serotonin sentezinin kısıtlanması ile sonuçlanır. Bu durum, obesitede bağışıklık bozukluğu ve depresyona sebep olur.
Depresyon ise hareket azlığı ve aşırı yemeye yol açtığından bir kısır döngü gelişir. Obesitede kan triptofan düzeyinde gözlenen azalma, obesitenin kontrolü için uygulanan diyet veya kilo kaybından bağımsızdır. Aşırı obeslerde kan triptofan düzeyinde azalma; obesitede meydana gelen ve geri-dönüşümü zor, temel bir metabolik bozukluktur. Aşırı obes hastada anlamlı bir kilo kaybı olsa bile triptofan eksikliği devam eder. Sonuçta serotonin eksikliği, iştah kontrolunun düzelmesini engeller ve zayıflamanın önünde ciddi bir engel teşkil eder.

Diyabetik olmayan obes insanlarda, günde ortalama 800 kcal'ik diyet; 12 haftada vücut ağırlığını ve yağ oranını yaklaşık %16.5 azaltır. "Fast–food" tipi hazır yüksek yağlı yiyeceklerle beslenme biçiminde; yağ oranı yüksek geleneksel ev yemekleri ile veya az yağlı yiyeceklerle beslenmeye nazaran, damarlarda daha fazla bozulma meydana gelmektedir.

Buna karşılık posalı yiyeceklerin tüketilmesi; kalp-damar hastalıkları ve bunlara bağlı ölüm olasılığını önemli oranda azaltır. Düşük karbohidratlı diyetle kilo kaybı, karbohidratların kısıtlanmasından daha çok, diyetin süresine ve enerji alımının kısıtlanmasına bağlıdır. Bu tip diyetler az yağlı beslenme ile karşılaştırıldığında; ilk 6 ayda etkin bir kilo kaybı meydana getirmesine rağmen 12 ay sonra bu fark ortadan kalkmaktadır. Kalori tüketiminin artırılması, diyete bağlı obesitenin önlenmesinde önemli bir faktördür.

Yüksek protein-yüksek karbohidratlı diyette, tokluk derecesi öğünden 24 saat sonra bile çok yüksektir. Zayıflama programına alınan obes bireyde ağırlık kaybının devam etmesi için, uygulama süresi içinde enerji harcanmasının, mevcut yağ kitlesinin kaybedilmesi nedeni ile hesaplanan azalmayı önemli ölçüde aşması beklenir.