Memorial Şişli Hastanesi Medikal Onkoloji Bölümü'nden Uz. Dr. Betül Açıkalın; hastaların, kanser tedavisi sırasında ve sonrasında eşleri ve çocuklarıyla ilişkileri hakkında bilgi verdi...

Kanser hastası için moral, ilaç gibi etkili mi, yoksa bu bir ütopya mı?
Moral, bu hastalık için çok önemli. Durumu kötüye giden hasta bile bununla barışık olmalı. Hasta değiştiremeyeceği bir şey olduğunu kabul edip bu durumla mutlu olmalı.
MOTİVASYON ÖNEMLİ

Kanser hastalığının tedavi sürecinde hastanın yaşayabileceği en kötü psikolojik problem nedir?
Kanser hastasının yaşayabileceği en kötü şeylerden biri depresyondur. Çünkü hasta bu depresyon döneminde tedaviyi reddediyor. Bu süreçte aile bağları yavaş yavaş kopmaya başlıyor ve hasta yakınları da bir süre sonra bu durumdan sıkılıp onu yalnız bırakıyor.

Hastaların ailesiyle diyaloğu, hastalığın iyileşme sürecinde ne kadar önemli?
Kanser, sosyal bir hastalıktır. Kanser hastası, sorununu hem çekirdek ailesiyle, hem de sosyal ortamıyla birlikte yaşıyor. Bu yüzden hastalığında aile ve sosyal çevresindeki ortam ne kadar olumlu ve yapıcı ise hasta o kadar motive oluyor.

Eşler bu zorlu süreçte birbirlerine nasıl yardımcı olmalı?
Kanser hastası kadınlar için tedavi boyunca ailelerinin yanında olduğunu bilmek önemlidir. Kadınları; hastalıktan daha çok, kocalarının manevi destek vermemesi olumsuz etkiliyor.

Tedavi sürecinde eşlerin tepkisi nasıl oluyor?
Kanser tanısı konan bir kadına ilk başta eşleri çok destek oluyor. Ancak daha sonra bu ilgi azalıyor. Bu durumu fark eden kadın hastalar çok etkileniyor ve motivasyonları yavaş yavaş düşmeye başlıyor. Özellikle meme kanseri olan kadın hastaların evlilikleri genellikle boşanmayla sonuçlanıyor. Çünkü eşleri onları bu mücadelede yalnız bırakıyor. Kadınlar bu dönemde ihanetten çok korkuyor. O yüzden hastaların eşleri bu dönemde kayıtsız şartsız yanlarında olmalı.
KANSER BULAŞICI DEĞİL

Kanser hastaları sosyal hayatlarında herhangi bir sorunla karşılaşıyorlar mı?
Hastalık yüzünden işten çıkarılan, istirahat aldıkları için işverenleriyle ilgili sıkıntı yaşayan çok sayıda hastamız var. Kanser hastaları yaşadıkları bu stresli dönemde iş yerindeki arkadaşlarıyla da problemler yaşayabiliyor. Çevrenizde böyle bir hasta varsa, bu insandan kaçmayın. Kanser bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu hastalıktan kaçmak değil, hastalara destek olmak gerekir.
ÇOCUĞUNUZ İÇİN PERUK TAKIN

Kadın hastalar, tedavi sürecinde çocuklarının psikolojilerini etkilememek için nasıl bir yol izlemeli?
Çocuklar için; annelerinin saçlarının dökülmesi ve onun yorgun olduğunu görmek çok büyük bir travmadır. Çocukları olan hastalar; saçlarının döküldüğünü göstermemek için peruk kullanmalı. Peruğun, hastanın saçıyla aynı modelde ve renkte olması daha iyi olur.
Hastalar özellikle kemoterapi alırken eşleri ve çocukları ile nasıl bir ilişki içinde olmalı?
Hastalar, kemoterapi aldıkları süreçte çocuklarıyla aynı yatakta yatabilir ve birlikte yemek yiyebilirler. Biz, karı-kocanın aynı yatakta yatmasını öneriyoruz.
KADIN DAHA İYİ SAVAŞÇI

Memorial Ataşehir Hastanesi Genel Cerrahi ve Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yalçın Polat; Türkiye'de kadının mı, yoksa erkeğin mi daha iyi bir savaşçı olduğunu anlattı:

- Sosyal statüsü yüksek olan erkeklerin hastalığı kabullenmesi ve yaşamlarını tedavilerine göre planlamaya alışması oldukça güç. Bu nedenle bir anda ruhsal çöküntü yaşayabiliyorlar.
AİLE SORUNLARI KORKUTUYOR

Kadın hastalar, daha iyi savaşçı ve mücadeleci bir ruh hali ile kanserin karşısında duruyor. Kadını bu mücadeleye iten şey; hastalığı sırasında yaşaması muhtemel ailesel sorunlar. Eşinin ihanet edip ailesine sırtını dönme ihtimali kadını çok korkutuyor. Bu nedenle hastalıkla daha çok savaşarak, bir anlamda kendi hayatı ile birlikte ailesini de kurtarmak istiyor. Erkeklerin ise ailesini bir arada tutma kaygısı daha az.
ERKEKLER KADINLARA GÖRE DAHA ŞANSLI

Erkek kanser hastaları çok şanslı. Çünkü tedavi sürecinde eşleri hep yanlarındadır ve onu sahiplenirler. Hatta bu evrede hasta olan kocanın kaprisleri daha kolay kabullenilir.