#1
|
|||
|
|||
Çocuklarda Ayrılık Kaygısı Bozukluğu
Ayrılık anksiyetesi, çocukların ebeveynlerinden ayrılmaları gerektiği zaman verdikleri aşırı derecede kaygılı davranış biçimidir. Bu davranışlar genellikle okula veya ana okuluna başladığı dönemlerde ortaya çıkar. Bütün çocuklarda yani hem kız çocuklarında hem de erkek çocuklarında eşit olarak görülmektedir. Genellikle ilk bebeklik döneminde, aile içinde çocuğa yapılan yanlış tutumlardan kaynaklanmaktadır. Çocuklar, bebeklik dönemlerinde kendilerini annelerinden bağımsız bir varlık olarak görmezler. Bebek kendi bütünlüğünü ve varlığını annesininkinden ayıramaz. Anne ve bebek arasında görülemez bir bağ ve güçlerini birbirlerinin varlığından alan ayrılmaz bir yapı hakimdir. Bu yüzden Winnicot “bebek adında ayrı bir tarif yoktur” der, anne-bebek arasındaki duygusal, psikolojik ve ruhsal bütünlüğe işaret edebilmek için. Bu bütünlük zamanla annenin ruhsal süreçlerine dayalı olarak çok güzel korunur ve buna dayanarak anne çocuğun gelişimsel süreçlerine göre bağımsızlaşması için yardımcı olur. Fakat bunun aksine bu bütünlük güzel korunamadığı zaman, annenin ruhsal süreçleri çocuğun bağımsızlaşmasına müdahale ediyorsa, veya anne bebeği reddeder bir tutum içerisinde ise, çocuk bir takım ruhsal problemleri beraberinde getiriyor. Bu durumda çocuk öfke nöbetleri, aşırı ağlama, özgüven eksikliği, öğrenme güçlüğü ve içe kapanma gibi ayrılığa dair bir takım tepkilerde bulunabiliyor. Bazı davranışlar anne karnında şekillenmeye başlar. Örneğin daha hamileliğinin ilk anından itibaren doğacak çocuğunu reddeden, anneliğe kendini hazır hissetmeyen biri için, çocuğun ruhsal süreçlerini sağlıklı tamamlamasını bekleyemeyiz. Daha anne karnında red yaşamış bir bebek, dünyaya geldiği zaman, hayatı karmakarışık ve tehlikelerle dolu, bu tehlikeler karşısında kendini tek başına olarak hissedebilmektedir. Bu durumda çocuk yanında annesi olduğu zaman bile kendini tam anlamıyla güvende hissetmeyebilir. Genellikle okul süreci başladığı zaman dikkat çeken , her an başına bir şeyingelebilme endişesini taşıyan, sürekli karnı ağrıyan ve başı ağrıyan,umutsuz ve mutsuz görünümlü çocuklardır ayrılık anksiyetesi yaşayanlar. Fakat bu semptomlar en az 15-20 gün süre ile devam etmelidir. Çocuklar oyun ortamından, evdeki güven ortamından ayrılmamak için zaman zaman benzer semptomlara ilgi çekmek amaçlı baş vurabilirler. Bu durum ayrılık anksiyetesi olduğu anlamına gelmez. Ailenin ve çocuğun sosyal ve psikolojik destek alması önerilmesi için semptomların uzun süreli ve sürekli olması gerekmektedir. Anne ve baba sevgisinden mahrum kalmış, bebekliğinde red yaşamış çocukların ayrılığa tahammülsüzlüğü ve tepkiselliği söz konusu olduğu gibi, anneden hiç ayrılmamış çocuklarda da ayrılık karşısında aynı tepkileri görebilmekteyiz. Genellikle sosyal çevreden fazlasıylakabul görmüş, ve hiçbir şekilde bağımsız hareket etmesine izin verilmemiş, her an yanında olunmuş, sürekli başkaları tarafından kendisinin yapması gereken işleri yapılmış çocuklardır. Anne çok fazla çocuğuna karşı bağımlılık geliştirdiği takdirde, çocuk da anneye karşı bağımlılık geliştirebiliyor. Annenin hissetikleri karşısında çocukta benzer duygular geliştirir ve ayrılmakta endişe yaşayabilir. Örneğin annesinden hiç ayrılmamışvebağımlı bir ilişki biçimi yaşamış çocuk, okula başladığı dönemde zorluk yaşayabilmektedir. Genellikle okul kapısında anneyi ve çocuğu ağlarken birbirlerine kenetlenmiş halde görebilmekteyiz. Okul ilk başlama dönemi bütün aile fertleri için önemli ve değişik bir süreçtir. Çocuğun okul sürecine rahat intibak etmesi için önce ailenin bu duruma rahatlıkla intibak etmesi gerekmektedir. Ebeveyn kendini güvende hissediyorsa, çocuğa da güven veriyorsa, okulun kendi için tehlikelerle dolu değil, eğlence ve olabildiğince vaktini dolu geçirebileceği bir ortam olarak değerlendirmesi, okul ortamına alışmasını kolaylaştırır. Çocuğun bireysel olarak, anne ve babasından bağımsız ilk kendini ifade edeceği, toplumsallaşacağı yerde de, ailenin aşırı düşkünlüğü ve korumacılığı karşısında çocuk” burası kendisi için güvenli bir yer değil, tehlikelerle dolu bir yer olarak değerlendir ve bu yüzden de ailesinin kendisini daha fazla korumasını bekleyebilir. Bir süre sonra anne ve baba normal hayatlarına uyum sağlayabilirken, çocukta bilinçsiz olarak bıraktıkları tahribatın etkisi uzun bir dönem sürebilmektedir. Birde çocuk için herşeyi önemseyen, maddi olarak en iyi imkanları sunan ve bu imkanları oluşturmak için vaktinin uzun bir süresini çalışmak zorunda kalan ebeveynlerin çocukları da gene ayrılık anksiyetesi yaşayabilmektedir. Çocuğun kendini güvende hissetmesi için hep aynı kişi tarafından bakım görmesi hedeflenmelidir. Sürekli çocuğa bakan kişinin değişmesi, annenin geç saatlerde eve gelmesi ve sürekli gitmek zorunda kalması, çocukta değersizlik düşüncesi oluşturabilir. Uzun süre çalışmak zorunda olan yetişkinlerin dünyasında, çocuğa 0-3 yaş döneminde bakım veren kişinin en iyisi olması gerektiği düşünülürken ve sık sık bakım veren kişi değiştirilirken, çocuğun düşünce dünyasında, çok daha farklı şekillenmektedir. Bu durum çocuğa çoğunlukla anne ve babasının kendisini istemediğini ve başka insanların yanında iken daha mutlu olduklarını, kendi varlığının ailesi için çok önemsenmediğini düşündürür ve anksiyetenin temelleri de atılmış olur. Sonuç olarak, çocukla sağlıklı iletişim kurmak beceri isteyen bir süreçtir. Anne ve baba çocukta ayrılık anksiyetesinin oluşmasını engellemek için baştan tedbir almalılardır. Çocuğu toplumsal hayata sokmak, sık sık parka götürmek, sosyal ortamlarda vakit geçirmesi için ortam oluşturmak, aile içi ziyaretlerde bulunmak, yeni insanlarla tanışması çocuğun sosyal uyumunu arttırır. 0-3 yaş döneminde önce yavaş yavaş alıştığı bir kişiye kendi evinde haftada iki yarım gün, sonrada sabahtan akşama 2 tam gün bırakmak hem annenin hem de çocuğun ileriki dönemde yaşayacağı ayrılık anksiyetesini önlemiş olacaktır. Çocuk Psikoloğu Ayşe Handan Özkan Selim |
Forum | Bilgilendirme | Linkler |
Powered by vBulletin® Version 3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd. |
Sitemiz bir " paylaşım " sitesidir. Bu yüzden sitemize kayıt olan herkes kontrol edilmeksizin mesaj/konu/resim paylaşabilmektedir. Bu sebepten ötürü, sitemiz üzerinden paylaşılan mesajlar, konular ve resimlerden doğabilecek olan yasal sorumluluklar paylaşan kullanıcıya aittir. |