Yeni neslin ön yargı sebebiyle günden güne uzaklaşmaya başladığı fakat tüm bunlara rağmen dinleyen herkesi etkisine alan, herkesin derinlerinde hissettiği, duyguyu hiç çarptırmadan yansıtan bir Türk müziği türü Arabesk müzik.
Arabesk müziği, anlamını, oluşumunu, tarihini yakından inceleyecek olursak ;
Arabesk kelimesinin kökeni Fransızca’ya dayanmaktadır. Arabeskin kelime anlamı, “Arap tarzı” anlamına gelse de Arabesk, Türkiye’de oluşmuştur ve Türk müziğine aittir. Arap tarzı denmesinin nedeni ise Arabesk müzik oluşturulurken Arap ezgilerinden etkilenip bu ezgilerin Türk müziğine uyarlanmasıyla Arabesk müzik türünün oluşturulmasıdır.
Arabesk türündeki şarkıların konuları genellikle dermansızlık, aşk, ayrılık acısı, umutsuzluk ve benzeri duygulardır. Sözler ise anlamlı ve duygusal bir kalemle ele alınır.
Arabeskin Türkiye’de oluşması ve gelişmesi 1950’li yıllara dayanıyor. Nuri Sesigüzel, Haydar Tatlıay gibi isimlerle başlayan Arabesk müziği birtakım sansürlere uğrasa da direnmiş ve gelişimini Adnan Şenses, Hafız Burhan, Abdullah Yüce gibi isimlerle sürdürmüştür. İlk Olarak Arap esintilerini sezdiren Arabesk eserleri, zamanla farklı renklere bürünmüş, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, Gökhan Güney ve benzeri birçok isimle bulunduğu çağı yakmış geçmiş, birçok duyguya tercüman olmuştur.
1980 ve akabindeki yıllara baktığımızda, dönemin zorluğuna rağmen, nadir bulunan kadın seslerden olan Bergen’in arabeski son derece başarılı bir şekilde temsil ettiğini görürüz. Bu sesin yahut seslerin, eserlerin günümüzde dahi dinlenmesi ise Arabesk müziğin kalıcı gücünü ortaya net bir şekilde koymaktadır.
Sürekli değişen ve ortaya yeni yeni çıkan müzik tarzları da Arabesk’in üzerine eklenmiş ve Arabesk müzik günden güne kendini geliştirmiş, ilerlemiştir. Bu ilerleme, Arabesk müziğin yeni müzik türlerinin etkisiyle birtakım alt başlıklara ayrılmasına neden olmuştur. Arabesk-rock, Arabesk-pop, Arabesk rap- elektronik Arabesk bu alt başlıklar altında sayılabilir.