Gullbabici - Hayata Dair Herşey  
  #1  
Alt 12-20-2014, 07:35 PM
buse
 
Mesajlar: n/a
Standart Bana bağırma!





Öfkeyi belirtmenin yolu bağırmaktan geçiyor diyorsanız, bir dakika durup düşünün... Belki o zaman diyalog yolunu seçer ve çevrenizdekileri kırmaktan vazgeçersiniz.
Arabada, otobüste, mağazada, telefonda, evde, ofiste... Yaşamın her anında birine bağıran insanlarla karşılaşıyoruz. Bu davranış biçimi hayatın getirdiği zorluklarla baş edememekten kendini ifadede sorun yaşamaya kadar birçok problemin dışavurumu adeta. Ama bırakın yatışmayı, insanların daha da öfkelenmelerine yol açıyor. Birçoklarının çocukluk yıllarına dayanan sorunlar nedeniyle, bir savunma mekanizması olarak kullandığı bağırmaya ilişkin sorularımızı Özel Sen Jorj Avusturya Hastanesi’nden Uzman Psikolog Sinem Gül Şahin yanıtladı.
İlk olarak, neden bağırıyoruz?
Çünkü karşımızdakine kendimizi ifade edemediğimizi hissediyoruz. Bunu hissettiğimizde de çaresizlik hissine kapılıp, bir üst seviyeye çıkıyoruz: Derdimizi bağırarak anlatıyoruz. O zaman sorunun çözüleceğine inanıyoruz. Çabuk öfkelenen insanlarda da hep aynı şeyi görüyoruz: Kendini, duygularını tam olarak ifade etmeyi başaramamış ya da bu yetisi çocukluktan itibaren tam gelişememiş olmak. Bunun temelinde duyguları bastırılmış ya da rol modellerinden olumsuz etkilenmiş olmaları da yatabiliyor. Dolayısıyla bu yetisi tam gelişmeyen kişilerde tıkanma hissi oluşuyor. Kendilerini savunurken, “Ben anlatıyorum ama o anlamıyor, neden?” diyorlar. Aslında öfkelenme sebepleri de bu. Temelde anlaşılmamak öfkelendiriyor. O yüzden de gitgide ses tonumuz yükseliyor. Sanki karşı taraf o zaman bizi anlayacak ya da istediğimizi yapacak sanıyoruz.
Bu davranış için yakın çevrede deneyimlenerek öğreniliyor diyebilir miyiz?
Evet, örneğin duyguların yoğun ve şiddetli yaşandığı ailelerde babanın anneye sesini yükselttiğinde sinen bir kadın görünce, çocuk bunun işe yaradığını düşünüyor. “Tamam, böyle davranınca karşı taraf istediğimi yapıyor” ya da “Eğer bağırırsam karşımdaki benim derdimi anlıyor” diyor.
Öte yandan engellenen kişilerin toleransı çok azalıyor. İçinde bulunduğu sorunu çözememek ve sürekli aynı engelle karşılaşmak ise öfkeyi doğuruyor. Örneğin birisi, evinin karşısına çöp atılmasını istemiyor. Hoşlanmadığı bu durumu bir veya birkaç kez deneyimliyor. Karşısındaki kişileri defalarca uyarıyor ama bir çözüme ulaşamıyor. Çünkü hala başkaları gelip çöplerini koymaya devam ediyor. Dolayısıyla o kişi engelleniyor. Başa çıkamadığı bu soruna çözüm bulamıyor, içinden o duygu yükseliyor ve öfkesini bağırarak ortaya çıkarıyor.
Peki bu durumda yükselip, patlamak yerine neler yapılabilir?
En iyi yöntem, içinden 10’a kadar saymak! Bu birçok insana ilk anda garip ya da komik gelebilir ama bu önemli ve etkili bir sakinleşme yöntemi. Çünkü, özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde baştan aşağı stres yüklü insanlarla bir arada yaşıyoruz ve bu kişiler her an karşımıza çıkabiliyor. Metroda, alışveriş sırasında, yolda yürürken... Hatırlarsanız geçtiğimiz aylarda İstanbul’da bir metrobüste iki kadının büyük bir kavga ettiği yazıldı basında. Bu örnekten de görülüyor ki öfke, mekan ya da cinsiyet tanımıyor.
Bunu engellemek için ne yapabiliriz sorusuna tekrar dönersek, en azından biz, kendimizi kontrol edebiliriz. Çünkü eğer taraflardan biri olaya sakince yaklaşır ve sükunet gösterirse, öfkeli olan diğer kişi bağırır çağırır ama cevap alamayınca o da susmak zorunda kalır.
Ama sükunetini korumak için de farkındalık şart, değil mi? Yeri geldiğinde kişinin haksız olduğunu anlayıp, bunu kabul etmesi mi gerekiyor?
Elbette. Çünkü birçoğumuz sorun yaşasak da bunu inkar ederek, suçu karşı tarafa atıyoruz. Direkt olarak bahanelere sığınıyoruz: “Ama o böyle yaptığı için ben öfkelendim”, “Eğer yapmasaydı, hemen bağırmazdım.” Oysa “Evet, sanırım ben çabuk öfkeleniyorum” ya da “Ofiste biraz fazla bağırıyorum” gibi farkındalık cümleleri kurabilirsek, kendimizi içinde bulunduğumuz sorundan daha çabuk uzaklaştırabiliriz. Bunun için de kısa molalar almak gerekiyor. Ama bu kabulleniş her zaman temeldeki sorunun düzelmesini sağlamıyor. Eğer bir sorununuz varsa uzmanlardan destek almak gerekiyor.


Günlük yaşantımızda nasıl “mola” verebiliriz?
Tartışmalarda çok yükselince sağlıklı diyalog kurma şansını da yitiriyorsunuz. Bunu fark ettiğinizde ara verip, gerekirse ortamdan biraz uzaklaşmak işe yarayabiliyor. Aile ve iş ortamında bunu yapmak çok kolay. Gerekirse karşı tarafa açıkça belirterek, ortamı terk edebilirsiniz. Böyle durumlarda insanların sakinleşmek için kendilerine biraz zaman tanımaya ihtiyacı oluyor.
Danışanlarıma bu tür durumlarda hangi konularda öfkelendiklerini tespit etmelerini öneriyorum. Çünkü insanlar normalde farklı alanlarda öfkelenebiliyor. Aile ortamında, iş yerinde ya da sosyal hayatta... Eğer sizi öfkelendiren şeylerin ortak özelliklerini belirleyebilirseniz, bu sorunu çözmek daha da kolay olabiliyor.
Bu, kişinin sorunlarını tek başına çözmesine yardımcı olabilir mi?
Biz bunu terapi sürecinde yapıyoruz. Öfkenin nedenlerini belirleyip, bunların temellerine iniyoruz. Bireyler kendi başına da öfkelenmelerine neden olan olayları ve durumları belirleyip, üzerine düşünebiliyor. Ama sorunun kökenine inmek, geçmişten gelen yüzleşmesi gereken durumlar için bir uzman desteğine ihtiyaç duyuluyor. Çünkü kişi kendi başına iç muhakemesini yapamıyor. Bir yandan çok yoğun duygularla boğuşurken diğer yandan çözüme odaklanamıyor.
Peki bu tür duygu patlamaları yaşamamak için neler yapılabilir?
Bir kere günlük hayatta yıprandığımız gerçeğini göz ardı etmemeliyiz. Bunun için de mutlaka kendimize gün içinde nefes alma molaları yaratmalıyız. Çünkü ister işte ister başka bir ortamda, kişi gün içinde ne kadar yıprandığını fark etmiyor. Ta ki işten ya da bulunduğu yerden çıkıp, başka bir yere gidene dek... Yorgunluğunuzu o anda fark ediyorsunuz ve tartışmalar, gerginlikler de genellikle akşam saatlerinde ortaya çıkıyor çünkü tükeniyorsunuz. Oysa bu noktaya gelmeden önce kendinize ufak molalar verebilirsiniz. Bu herkes için değişse de, kendinizi şımartacak, dinlendirecek, iyi hissettirecek şeyler olabilir. Belki çay, kahve içmek, belki ufak bir atıştırmalık yemek, belki de açık havada kısa bir yürüyüş yapmak... Bu davranışı günlük yaşama yaymak ise kişiyi bağırmaya iten olumsuz durumların önlenmesine yardımcı oluyor.
Depresyona sürükleyebiliyor
Bağırmakla sonuçlanan öfke nöbetleri yaşayan insanlar zaman içinde yalnız kalabiliyor. İş ya da özel ilişkileri bozulan, ailesinde sorunlar olan bu kişiler içinde bulundukları döngüden çıkamadıkları gibi, yaşadıkları bu duruma daha da öfkelenebiliyor. Yaşadıkları çaresizlik hissi, düzeltmeye çalışsalar da sürekli geri tepen durumlar ve bir türlü kendisiyle baş edememek gibi... Bu tarz sıkıntılar yaşayan kişiler ise sonuçta bıkkınlık duygusu hissediyor, hatta daha ileri boyutta depresyona girebiliyor.
En büyük görev ebeveynlerin
Toplumun temeli ailede atılıyor. Anne-babaların da sağlıklı bireyler yetiştirebilmesi için öncelikle çocuklarına alan açmaları, sabırlı olmaları gerekiyor. Psikolog Sinem Gül Şahin, ebeveynlere şu tavsiyelerde bulunuyor: “Günümüz şehir hayatı çok koşturmalı ve hızlı. Birçok anne çocuğuna oturup sabırla bir şey anlatacak vakti bulamıyor. Çünkü onun önceliği, çocuğun bir an önce yemeğini yiyip, okula yetişmesi oluyor. O an çocuk yemek istemiyorsa, anne bunun nedeniyle ilgilenmiyor. Ancak biraz daha sanki olup, çocuklarla geçirilecek, onları dinleyecek verimli, geniş bir alan yaratmak gerekiyor. Ama o alanda sabırlı olmak da önem taşıyor. Neden yemek istemediğini, uykuya direncinin nedenini ya da ödev yapmama sebeplerini öğrenmek, çocuğun kendini ifade etmesine imkan yaratmak gerekiyor. Tabii bunun için de çocuğun içinde bulunduğu durumu tanımlayabilmesi önem taşıyor.”

Alıntı ile Cevapla
Yeni Konu aç  Cevapla

Seçenekler Arama
Stil
Forum Bilgilendirme Linkler
Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Sitemiz bir " paylaşım " sitesidir. Bu yüzden sitemize kayıt olan herkes kontrol edilmeksizin mesaj/konu/resim paylaşabilmektedir. Bu sebepten ötürü, sitemiz üzerinden paylaşılan mesajlar, konular ve resimlerden doğabilecek olan yasal sorumluluklar paylaşan kullanıcıya aittir.
tuzla escort seks hikayeleri gaziantep escort seks filmi izle ... bursa escort bursa escort bursa escort ... sincan escort kızılay escort rus escort etlik escort gaziantep escort beylikduzu escort izmir escort izmir escort izmir escort istanbul travesti otele gelen escort eryaman escort sincan escort Ankara escort bayan Escort ankara Escort ankara Escort eryaman Keçiören escort Escort ankara Sincan escort bayan Çankaya escort bayan Anadolu Yakası Escort Kartal escort Kurtköy escort Maltepe escort Pendik escort Kartal escort etlik escort etimesgut escort Escort bayan Escort bayan bahisu.com girisbahis.com Escort escort escort escort travestileri travestileri altyazılı porno şişli escort istanbul escort mecidiyeköy escort beşiktaş escort taksim escort fındıkzade escort çapa escort fatih escort topkapı escort escort şişli escort bayan bayrampaşa escort merter escort escort mecidiyeköy bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort alt yazılı porno Casibom hack forum Casibom Casibom Giriş Casibom Yeni Giriş Onwin Onwin giriş

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108