Tüp bebek, en az altı ay korunmasız düzenli ilişki yaşamasına rağmen bebek sahibi olamayan çiftler için uygulanıyor. Prof.Dr. Erkut Attar, tüp bebek işleminin erkeklerde sperm yokluğu, azlığı, hareket kusurluğu ve morfolojik bozukluklarında, kadınlarda ise endokrin bozukluk, yumurtalık rezervi, hacmi ve fonksiyonlarında bozukluk durumlarında yapıldığını anlattı.İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Erkut Attar, kadınlarda bunların dışında tüpler tıkalı ve yapışık ise, yaş ilerlemiş ise yine tüp bebek denenebileceğini belirterek şöyle konuştu: "Kadınlarda yaş ilerledikçe yumurta sayısı ve kalitesinde azalma meydana gelebileceği için ilerleyen yaşlarda gebe kalma ihtimali giderek düşer. Bu tür durumlarda da hastanın yaşı dikkate alınarak, yumurta rezervinde ciddi bir azalma yoksa hastaya basit yumurtlamayı uyarı ilaçlar veririz. Ya da yumurtlamayı uyaran hormonlar kullanabiliriz. Bu vesile ile hastada ultrason veya hormonel takipler yapılıp, yumurta sayısında artma ve çatlamada kolaylaştırma ile hamilelik elde edilebilir.” Ailelerin bebek sahibi olmaya karar verdikten sonra altı aya kadar durumu oluruna bırakmaları gerektiğini anlatan Prof. Dr. Attar, şunları söyledi: “Bu süreç içinde kadınların çoğu hamile kalır. Fakat bir yıla kadar hamile kalamazlarsa infertilite (kısırlık) durumu söz konusudur. Tüp bebek denemesinden önce erkekte eğer 5 milyon ve üzerinde hareketli sperm varsa aşılama yapıyoruz. Sperm sayısı 5 milyon altında ise tüp bebek yapıyoruz." Aşılamada, erkekten alınan spermlerin belirli bir filtreden geçirilerek hazırlandığını belirten Prof.Dr. Erkut Attar, sözlerini şöyle tamamladı: "Bunlar arasında kaliteli olanlar laboratuarda seçiliyor ve mümkün olduğunca fazla sayıda sperm konsantre ediliyor. Kadınlara da aynı anda yumurta uyarıcı ilaç veriliyor. Yumurtanın çatlaması sağlanıyor. Çatlama olduğunda bu spermler doğrudan rahim içine enjekte ediliyor. Rahim içinde doğal süreç gerçekleşiyor. Sperm kendi gidip yumurtayı döllüyor. Biz, sadece, fizyolojik miktarlardan daha fazla spermi rahim içine vermiş oluyoruz.”