Bazı çiftler evlilikleri süresince normal yollarla çocuk sahibi olamamaktadırlar. Bunun birbirinden farklı sebepleri olmakla birlikte bu nedenlerin başında;

Özellikle kısırlık son yıllarda oldukça yüksek oranda karşılaşılan bir sorundur ve her geçen gün daha da yaygınlaşmaktadır.

Yıldan yıla artan kısırlık nedeniyle 2050 yılında neredeyse tüm çocukların tüp bebek yöntemi ile dünyaya geleceği tahmin edilmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) raporuna göre, 100 yıl önce sperm sayısı mililitrede 100-120 milyonken, günümüzde bu sayı birçok erkekte 15 milyona düştü.

Ülkemizde 1 yıl korunmadan cinsel ilişkiye girilmesine rağmen her 100 çiftten 15’i çocuk sahibi olamıyor.
Kısırlıkta hava, su ve çevre kirliliği gibi faktörlerin, sanayide kullanılan ağır metallerin, gıdalarla, suyla ve havayla alınan yabancı maddelerin etkili olduğu biliniyor.
Son yıllarda hızla artan obezitenin de kısırlaşma oranlarında etkili olduğuna işaret ediliyor ve vücuttaki 10 kilo fazlalığın kısırlık riskini artırdığı belirtiliyor.
Sigaranın kadınlarda yumurtalık rezervini azaltarak gebeliği engellediği; erkeklerde ise sperm sayısı ve hareketleri üzerinde zararlı etkisi olduğuna vurgu yapılıyor ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların kadınlarda tüplerin tıkanmasına yol açtığı söyleniyor.

Ülkemizde yaşanan kısırlık olaylarında problem %40 oranda kadından, %40 oranda erkekden kaynaklanıyor. %20’lik bir oranda ise her iki taraftandan da kaynaklanan problemler söz konusu oluyor.

Kadında kısırlığa neden olan faktörler;

Erkekte kısırlığa neden olan faktörler;

Yumurtanın döllenebilmesi için baba adayının sperm sayısının çok ve kalitesinin yüksek olması gerekir.

Tüp bebek tedavisinde amaç mikroskop yardımıyla kaliteli spermin seçimi ve yumurtayla birleştirilmesidir.

Kısırlık sorunu yaşayan çiftlerin başka üreme yollarını tercih etmeleri onların hem zaman hemde para kaybetmelerine sebep olur. Uzman doktorlar bu sorunu yaşayan çiftlere direkt olarak tüp bebek uygulamasını tavsiye ederler. Çünkü diğer üreme teknikleri kısırlık problemi yaşayan çiftlerde tatmin edici sonuçlar vermemektedir.

Tüp bebek tedavisi özellikle erkeğe bağlı gelişen sorunlarda genellikle başarılı sonuçlar verir. Çünkü laboratuvar ortamında elde edilen spermler uygun koşullarda yumurta ile birleştirilmekte ve bu direkt müdahaleden olumlu sonuçlar elde edilmektedir.

Sağlıklı bir çift normal şartlar altında bir aylık dönem içerisinde gebeliğe ulaşma şansı %20-25 oranındadır. Yardımcı üreme yöntemleri ile bu oran %40-50 seviyesine çıkarılabilir.

Tüp bebek en çok tercih edilen yardımcı üreme tekniğidir ve başarısı her geçen gün artmaktadır. Bu yöntem özelliklede her hangi bir nedenle ortaya çıkan tüm kısırlık türlerinde en çok tercih edilen yöntemdir.

Tüp bebek her zaman başarılı sonuçlar vermeyebilir. Bazen tedaviye alınan hasta daha önce birden fazla düşük yapmış olabiliyor. Bu durumlarda tedavinin başarı şansı düşebilir. Dahada ötesi bazı hastalarda hiçbir neden saptanmamasına rağmen gebelik gerçekleşmeyebiliyor. Ancak şu da göz ardı edilmemesi gereken bir gerçektir ki tüp bebek tedavisinde başarısız olmuş çiftler bazen zaman içinde kendiliğinden gebe kalabilmektedirler. Tedavide başarısızlığın yaşandığı durumlardaki olası nedenler, aşağıda oranları ile verilmiştir.

Tedavi öncesindeki 2 aylık dönemde yüksek ateşli bir hastalık yaşanmışsa erkekteki sperm sayısı düşebilir yada kalitesi bozulmaya uğrayabilir. Bu bilgi mutlaka doktorla paylaşılmalıdır. Önceki dönemlerde baba adayının cinsel bölgesinde iltihabik bir hastalık oluşmuş ise özellikle enfeksiyon rahatsızlıkları orataya çıkmış ise bu durumlarda doktorla mutlaka paylaşılmalıdır.

Ağır egzersizlerle ilgilenen adaylar bu egzersizlere tedaviden en az 3 ay önce ara vermiş olmalıdır. Ayrıca iç çamaşır seçimine dikkat edilmelidir. Çamaşırlar mutlaka bol ve rahat olmalı ve vücut ısısını yükseltmemesine özen gösterilmelidir. Alkol ve sigara gibi alışkanlıklar varsa tedaviden 3 ay önce mutlaka vazgeçilmiş olunmalıdır. Adayın kullanmakta olduğu bir ilaç var ise doktora mutlaka bu ilaçla ilgili bilgi verilmelidir.

Aday, tüp bebek uygulaması öncesindeki 3 gün içerisinde cinsel ilişkiden kaçınmalıdır. Ayrıca uygulama sonrasında da 10 gün süre ile ilişkide bulunmaması gerekir. Tedavi öncesi 3 ay sauna, hamam gibi sıcak uygulamalardan kaçınmak gerekir. Yüksek ısı sperm kalitesini olumsuz etkiler.

Önceki dönemlerde cinsel bölgede oluşmuş herhangi bir iltihabik rahatsızlık varsa doktora bildirilmelidir. Karın bölgesi ile ilgili egzersizlere ara verilmeli ve ağır egzersizlerden kaçınılmalıdır. Tedaviden önceki 3 ay alkol sigara ve kafein tüketimine son verilmelidir. Bunlar sadece gebelik oluşumunu önlemekle kalmaz aynın zamanda düşük oluşumuna da sebebiyet verir.

Kullanılan yada yakın tarihte kullanılmış bir ilaç var ise doktora mutlaka bilgi verilmelidir. Uygulama öncesi 3 gün ve uygulama sonrası 10 gün cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır. Uygulama öncesindeki 3 ay sauna, hamam gibi sıcak ortamlardan kaçınılmalıdır. Tedaviye başlamanın ardından herhangi bir diyet yada perhiz uygulanmamalı anne adayının düzenli ve dengeli beslenmesine özen gösterilmelidir.

Muayene edilecek bölgenin temizli olması gerekir. Eğer daha önce tedavi amaçlı başka bir doktora gidilmiş ise gidilen doktorun tedavi yöntemi yeni gidilen doktora ayrıntılı bir şekilde anlatılmalıdır.