![]() |
|
#1
|
|||
|
|||
![]() ![]() Ebeveyn olarak çocuklarımızdan hayata dair bir takım beklentimiz oluyor. Fakat bu beklentileri hayata geçirebilmek için doğru iletişim kurmamız gerekir. Kuramazsak çocuklarımız yanlış bir eğitim anlayışı kazanabilirler. Üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerin velileri olarak belki diğer çocuklarınızla sınav olgusunu daha önce yaşadınız, belki de ilk kez yaşıyorsunuz. Fakat bilinmesi gereken bir şey var ki o da bir sınav gerçeğiyle karşı karşıya olduğumuzdur. Böyle durumlarda bilmemiz gereken tek şey bu sınavın değişmeyen gerçekleridir. Peki nedir bu gerçekler? Bu sınava her yıl yaklaşık 1.5 milyon öğrenci giriyorsa bu sınavdan her yıl ortalama 5-6 milyon kişi direkt olarak etkilenmektedir. Bu sınava giren 1.5 milyon öğrencinin ortalama 240 bini lisans, ön lisans ve yetenek sınavları vs. ile yaklaşık 450 bin öğrenci bir yüksek öğretim programına yerleşecektir. Bakın öğrencinin istediği bir bölüme kayıt olması değil, kontenjan gereği bir bölüme girebileceği yaklaşık rakamlar bunlar. Peki biz ebeveynler olarak ne yapmalıyız sınavdan kurtulmak için? Sınavı kazanmalıyız. Bu sınavdan hayatımızın sonuna kadar kurtulmak için bu sınavı kazanmalıyız. Bakın kazanmalıyız diyoruz. Öğrencilerimiz kazanmalılar demiyoruz. Çünkü bu sınav sadece çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin çabalarıyla geçilmemeli. Bu sınav aileleri bu kadar etkiliyorsa onların da bu kolektif çalışmada yer almaları gerekir. Bu sınavda hepimize düşen çok önemli sorumluluklar var. Çocuklarımıza bilmeyerek de olsa günlük hayatta bir takım mesajlar iletiriz. Fakat bu iyi niyetli mesajlar kaygı düzeyi yüksek olan bir ergende farklı düşüncelere sebebiyet verebilir. Bu mesajlara ve yol açtığı düşüncelere örnek vermek gerekirse; GELECEK KAYGISI-BELİRSİZLİK
BEKLENTİ DÜZEYİ
GÜVEN
OLUMSUZ DÜŞÜNCELER
* *“Sınavda başarılı olma yaşamın tek amacı değildir. Kendine yeten bir insan olmak, yaşadığından memnun olmak ve bunu çevresine yaymak önemlidir. ‘Öğrenim’ yaşamın sadece bir yönüdür.” Felsefesini geliştirmek gerekir. Başarı için… Başarılı olmamız için dengelememiz gereken üç kişisel unsurumuz vardır. Bunlar: Beden – Beyin – Ruh Sınava hazırlanan öğrenciler sadece zihinsel bir aktivite ile karşı karşıya kaldıkları için bedensel ve ruhsal anlamda kendilerini yeterince besleyemezler ve dengesiz bir şekilde sadece zihinsel olarak sınava hazırlanırlar. Bu tamamen yanlış bir tutumdur. Çünkü öğrenci en az 2 saat süren sınavlarda zihinsel olduğu kadar bedensel olarak da yeterliliğe gereksinim duyar. Öğrenci sadece zihinsel olarak hazırlanınca, bedenen çökmüş ve yorulmuş bir bedenle bu zorlu maratonu tamamlayamadan bırakabilir. Yani sadece test çözerek, ders çalışarak sınava hazırlanmak yeterli değildir. Öğrencilerin ruhen de hazır olmaları gerekir. Düşünün lütfen; öğrenci çok çalışmış ama çalışmaktan o kadar zayıf düşmüş ki bedeni. Gözleri çalışmaktan yorgun düşmüş, kolları zayıflamış ki bu stresle birleştiği zaman çok daha etkili olur bedende ve öğrenci hayatının sınavında rahatsızlanarak sınavdan çıkıyor, fenalaşıyor. Beden istifa ediyor. Bunun nedeni zihinsel hazırlık sürecinde bedene gerekli önemi göstermemektir. Bunu dengelemek için ne yapmak gerekir; Öğrencinin bir sporcu gibi kampa girmesi değil tabii ki. Ders çalışmadığı zamanlarda hatta özellikle kendini sıkıntılı hissettiği zamanlarda yürüyüş yapmak, imkân varsa hafif tempoda spor yapmak, jimnastik yapmak, elbette vücudu zorlamadan yapmak yeterli olacaktır. Sporla uğraşan öğrenciler bu dönemde sporu tamamen bırakırlarsa psikolojik olarak kendilerini güvensiz ve zamanla güçsüz hissedebilirler. Özellikle spor yapan kişiler bu duyguyu çok iyi bilir. Zamanla zayıflayan kollar kişinin güçsüzleştiğine inanmasına neden olur ve psikolojik olarak onu güvensiz hissettirir. Bu nedenle spor yapan öğrencilerin sporu tamamen bırakması yerine tempolarını düşürmeleri, en azından idman günlerini haftada bir iki güne düşürmeleri gerekecek ve yetecektir. Ruh; Öğrenci sınava zihinsel ve bedensel olarak hazır olsun, yeterince çalışsın, bedenende gerekli güce sahip olsun. Eğer evinde, okulunda, yakın çevresinde huzursuzluk varsa, stresli baskılı bir ortam varsa, bu öğrenci ruhen hazır olamaz ve sınav motivasyonunu kullanamayan bir öğrenci potansiyeli ölçüsünde başarılı olamaz. Yani sınav başarısı; Sadece zihinsel bir performans değildir. Öğrenci bedenen de sağlıklı olmalıdır ki kendine güveni yerinde olsun. O güven ki öğrenciyi ruhen de sınava güçlü taşısın ve zihinsel olarak da çalışmasının sonucunu doğru bir şekilde alsın. SON OLARAK
|
![]() ![]() |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
Forum | Bilgilendirme | Linkler |
Powered by vBulletin® Version 3.8.9 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd. |
Sitemiz bir " paylaşım " sitesidir. Bu yüzden sitemize kayıt olan herkes kontrol edilmeksizin mesaj/konu/resim paylaşabilmektedir. Bu sebepten ötürü, sitemiz üzerinden paylaşılan mesajlar, konular ve resimlerden doğabilecek olan yasal sorumluluklar paylaşan kullanıcıya aittir. |