1800’lü yılların sonunda İngiltere de göl ve nehirlerde oynanan sutopu, daha sonrasında havuzlara taşınmış olup, 19. yy ortalarında belirli kurallar oluşturularak müsabakalar şeklinde oynanmaya başlamıştır. Bu sporda amaç, gol atmaktır. Futbolda olduğu gibi çok gol atan maçı kazanır. İlerleyen yıllarda dünyada hızla yayılmış ve bu sporun yapılabilmesi için 50 mlik havuzlar inşa edilmiştir.
Ülkemizde ise 1900’lü yılların başlarında oynanmaya başlamıştır. 2000’li yıllarda olimpiyatlara dâhil edilerek hem erkek hem de kadınlar arasında su sporlarında en ilgi gören branşlardan biri olmuştur. Su topu, yedi oyuncu suda altı sporcu kenarda bekleyerek oynanır. Bir kaleci ve altı oyuncu su içinde mücadele eder. Oyun, sekiz dakikalık dört devre şeklinde oynanır. İlk devre sonunda iki dakikalık bir ara, ikinci devreden sonra daha uzun beş dakikalık ve üçüncü devrede de iki dakikalık bir ara vardır. Her takımın iki mola hakkı bulunur. Uzatmaya gidildiği takdirde iki tane 3 dakikalık ekstra devre oynanır. Bu devrelerde de takımlara bir dakikalık mola hakkı verilir.
Maç ve devre başlarında sporcular sağ ve sol başlama kulvarlarına enseleri değecek şekilde dizilir. Hakemin topu havuzun ortasına atmasıyla müsabaka başlar. Her zaman masanın solundaki takım beyaz takım olup, ev sahibidir. Diğer taraftaki mavi takımdır ve deplasman takımı denir. Her takımın topu ele geçirdikten sonra 30 saniyelik hücum süresi vardır. Her faulde ve oyuncuların şapkaları çıktığında zaman durur, topun faul aldıktan sonra ilk üç saniye içerisinde oyuna sokulması gerekir.
Sutopu oynanırken; mayo, şapka, dişlik ve top malzemeleri kullanılır. Kullanılan şapkalarda kırmızı renk, kaleci olduğunu belirtir. Oyuncularda da şapkalarda zıt renkler takılır, kullanılan top ise 400 gr ağırlığında tırtıllı ve çizgileri derin olmasıyla kolaylıkla tutulabilir özelliğe sahiptir. Resmi maçlarda takım oyuncuları aynı tip mayo giyerler. Aynı zamanda oyuncular isteğe bağlı olarak, yaralanmalara karşı dişlik kullanabilir.