![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]() ![]() Erkekler, daha çok sol beyin ağırlıklıdır. Sol ya da sağ beyinden birinin çok daha baskın olarak ön plana çıkması, erkeklerde daha çok rastlanan bir durumdur. Bu nedenle gelişmiş sağ beyin özelliklerinden dolayı; mimarlık, ressamlık, heykeltıraşlık gibi sanatsal beceriler erkeklerde daha baskındır. Dolayısıyla kadınlar, her iki beyin yarımküresini iyi kullanırken, erkeklerin sağ ya da sol beyinden birini daha iyi kullanabilme özellikleri vardır. Kadınlar tarih boyunca, gizli ya da aşikar lider vasıfları göstermiştir. ''Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır'' deyimi boşuna söylenmemiştir. Toplumun en küçük birimi olan ailede, kadınlar gizli yöneticilerdir. Her ne kadar aile de erkek egemen gibi görünse de aileyi asıl yöneten kadınlardır. Dünyayı yöneten krallıkların ve imparatorlukların hepsinde, başarılı kadınlar vardır. Örneğin Kleopatra, Mısırın yeniden dirilmesini sağlamıştır. Fransa kraliçesi Eleanor (1122-1204) hem Fransa ve hem de İngiltere'ye hakim olarak, Avrupa'yı yönetmiştir. İngiltere kraliçesi I. Elizabeth (1533-1603) İngiltere'yi yok olmaktan kurtarmıştır. Büyük Katerina (1729-1796) Rusya'yı 18.yüzyılın en büyük gücü haline getirmiş ve bugunkü Rusya'nın büyük toprak genişliğini sağlamıştır. Kraliçe Victoria (1819-1901), İngiltere'yi güneş batmayan imparatorluk haline getirmiştir. Hindistan'ın ilk kadın Başbakanı İndira Gandhi (1917-1984) ülkesini dağılmaktan kurtarmıştır. Benazır Bhutto (1953-2007) Pakistan'ı, diktatörlükten demokrasiye geçirmiştir. Kadın beyninin empatik karekteri vardır. Karşındaki daha iyi anlama ve sezinleme duyuları ile donatılmıştır. Ayrıca nöronlar arası bağlantı yani sinaps ağı açısından kadınların beyni daha komplekstir. Bu yapı sayesinde, kadınlar bir konuya birçok farklı açıdan bakabilirken, erkekler maalesef bir iki yönden konuyu irdeleyebilir. Kadınların beyni işlevsel açıdan çok daha iyidir. Örneğin sohbet esnasında; erkeklerin beynindeki kategori konularından sadece bir tanesi açılır ve saatlerce o konu etrafında konuşurlar, yani elektronikten konuşurken sohbet bir süre sonra başka bir konuya gitmez. Bir konu diğeriyle bağlantılı değildir. Kadınlar ise bir konuda konuşmaya başlayıp olayı her şeyle bağlantılı hale getirebilirler. Tek bir konudan başlayıp sonra konudan konuya geçebilirler. Dolayısıyla daha renkli bir bakış açıları olduğunu da söylemek mümkündür. Kadınlar çevrelerindeki hemen hemen her şeyin farkındadır, ergenlik dönemindeki çocuğun sıkıntıları, okulundaki başarı düzeyi, eşin iş hayatındaki başarı ve başarısızlıkları, yakın bir arkadaşının evliliği ile ilgili hisleri... Kadınlar bunu içgüdüsel olarak hisseder. İçgüdü, kadın beyninin çevresinden beş duyusu ile aldığı verileri işlemesi ile gerçekleşmektedir. Kadınların beyni erkeklere kıyasla özellikle vücut dilini çözme, karşısındaki kişi konuşmasa dahi onu anlama hücreleri ile donatılmıştır. Kadın beyni daha empatik olup, en küçük ipuçlarını değerlendirerek başkalarının düşüncelerini, inanç ve eğilimlerini, duygularını keşfetme konusunda erkek beynine göre çok daha ustadır. Kadın beyni adeta yüksek teknoloji ile donatılmış yüksek performanslı bir duygu makinesidir. Her an başkalarının duygu değişikliklerini tarar, farkları yakalar. Buna karşılık erkek beyni ses tonu ve yüz ifadelerinden, vücut dilinden duyguları ve duygu değişikliklerini çözecek radar keskinliğine sahip değildir. Aşık olan kadınlarda, fonksiyonel MRI incelemeleri sonucunda kaudat nukleusta, septumda ve parietal kortekste aktivite artışı izlenirken; aşık olan erkeklerde ise, sadece vizüel kortekste aktivite artışı söz konusudur. Bu durum, aşık olan kadınlarda daha çeşitli ve yoğun beyin aktiviteleri olduğunu göstermektedir. Bu yüzden aşk travması geçiren kadınlar, erkeklerden daha zor ve güç normale döner. Bu nedenle kadınlar duygusal bağlanmaya karşı, içgüdüsel bir direnç gösterir. Çünkü bilirler ki, aşık olurlarsa bundan daha çok etkileneceklerdir. Limbik sistem ya da duygusal beyin, kadınlarda daha büyüktür ve bu nedenle daha kolay bağ kurarlar. Kadınların arkadaşları bu nedenle daha fazladır. Limbik sistemin büyük olması, psikolojik problemlerin ve depresyon olasılığını da artırır. Kadınlar erkeklere göre konuşmaya daha erken başlar ve akıcı konuşur. Ayrıca genelde okuma yazmayı daha erken sökerler. Kompozisyon, anlatıma dayalı dersler ve yabancı dil öğrenmeye karşı daha ilgili olurlar. Öğretmenlik, halkla ilişkiler, eğitmenlik, iletişim gibi konuşma yeteneğine dayalı sosyal alanlara duydukları ilgi, erkeklerden daha fazladır. Kekemelik, kadınlara oranla erkeklerde daha sık görülen bir durumdur. Bunun bir nedeni de, kadınlar da testosteron hormonunun daha düşük olmasıdır. Yapılan araştırmalar, konuşma yetenekleri ile testosteron düzeylerinin ters orantılı olduğunu göstermektedir. Kadınlar renkleri ve renk farklılıklarını daha kolay ayırt ederler. Onlar herhangi bir kıyafet veya eşya alırken rengi konusunda daha fazla zaman harcayıp mağaza mağaza dolaşırken, erkekler bu konuda genellikle daha hızlı karar verebilirler. Satın alınacak şeyin işlevsel olması onlar için yeterlidir. Yapılan araştırmalar, çalışan kadın ve erkeklerin stres tepkilerinde aşikar farklar olduğunu ve bu farkların çocukluk döneminde daha açık olarak gözlendiğini ortaya koymuştur. Erkeklerin iş stresinden kaynaklanan sebeplerin varlığı halinde agresif bir yapıya girdikleri ve daha çok saldırganlık gösterdikleri, buna karşılık kadınların ise stres karşısında kaygı ve çökkünlük gösterdikleri tespit edilmiştir. |
![]() ![]() |
Forum | Bilgilendirme | Linkler |
Powered by vBulletin® Version 3.8.9 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd. |
Sitemiz bir " paylaşım " sitesidir. Bu yüzden sitemize kayıt olan herkes kontrol edilmeksizin mesaj/konu/resim paylaşabilmektedir. Bu sebepten ötürü, sitemiz üzerinden paylaşılan mesajlar, konular ve resimlerden doğabilecek olan yasal sorumluluklar paylaşan kullanıcıya aittir. |