Dünyada artan şiddet ve terör olayları sonucu gençlerde gelecek kaygısının artması, anksiyetenin yaygınlaşmasına ve fiziki olarak sebebi teşhis edilemeyen kısırlığa sebep oluyor.
Şule Bektan
Psikolog
‘Bu kötü dünyaya çocuk getirmek istemiyorum!’ sözü gençler arasında her gün daha çok dile getirilmeye başlandı. Şiddetin olağanlaşması ve giderek artması, gençler arasında sevgi ve güvene dayalı ilişkilerin kurulmasını güçleştirir. Bu durum evlilikler üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olmaktadır.
Bireyselleşme hızla artmakta
Gelecek kaygısı yaşayan gençlerin, yalnız ve sağlıksız bir hayat tarzına meyilli olmaları olasılığı çok büyük. Gelecek kaygısının gençlerin ileriki hayatları üzerinde yıkıcı bir etki yapması sonucu kısırlık artabilir.
Çevrenin bireyselleştirici ve yalnızlaştırıcı etkilerine karşı savunma geliştirmeli
Medyanın, sosyo-kültürel ve ekonomik politikaların gençler arasında yükselen anksiyetenin en önemli sebebidir. Gençlerin hayatlarına ve geleceklerine sahip çıkmalı, bireysellikten uzak, sevgi ve birlikteliğin ön planda olduğu ve güven duygusunu besleyen yaşam tarzlarına yönlendirmeliyiz. Gençler bedensel ve ruhsal sağlıklarına özen göstererek, spora ve entellektüel uğraşlara yönelerek bireysel mutluluklarını korumalılar. Bunun yanı sıra; toplumun en önemli birimi olan ailenin ve anne baba olmanın erdemleri konusunda inançlı olmaları çok önemlidir. Böylece sağlıklı anne-babalar olarak sağlıklı çocuklara sahip olabilir ve hem kişisel hem de toplumsal güven duygularını pekiştirebiliriz.