Diyetisyen Duygu Deniz, günlük sodyum ihtiyacının en fazla 500 miligram olduğunu bundan fazla alınan tuzun, hipertansiyon, ilerleyen yaşlarda kronik böbrek yetmezliği ve kadınlarda kemik erimesi riskini artırdığını söyledi. Sofrada kullanılan tuzun sodyum ve klordan oluştuğunu kaydeden Deniz, şöyle devam etti:
"Günlük sodyum ihtiyacımız günlük 500 miligram ve bu sodyumu peynir başta olmak üzere ekmek ve diğer yiyeceklerimizden aldığımız için masamızda tuz bulundurmak doğru değil. Yapılan araştırmalar, şu an aldığımız tuzun kat kat fazla olduğunu gösteriyor."

Vücuda tuz yoluyla giren fazla sodyum alımının kalsiyum atılımını artırdığını ve toplumda ’Kemik erimesi’ olarak bilinen ’Osteoporoz’a neden olduğunu vurgulayan Deniz, şöyle dedi:

"Günümüzde özellikle 50 yaş üstü kadınlarda kemik erimesi görülme oranı arttı. Bunun da en önemli nedeni fazla tuz kullanımı. Bu nedenle kadınların dengeli tuz kullanımına daha fazla dikkat etmesi gerekiyor. Eğer kişinin böbrekleri iyi çalışmıyorsa, vücutta tuzun birikmesi ortaya çıkıyor. Toplumun tümünde sodyum duyarlılığı olacak diye bir şart yok ama geç yaşlarda fazla sodyum alımı ileriki yaşlarda mutlaka sorun ortaya çıkarıyor. Bu, kronik böbrek yetmezliğine ve hipertansiyona davetiye çıkarıyor. Kişi şişman ya da sigara kullanıyorsa bu risk daha da artıyor. Zaten günümüzde genç yaşlarda da hipertansiyon görülme oranı artmış durumda. Kişi potasyumu muz, koyu yeşil sebzeler, ceviz ve bademden karşılayabilir. Ama bunlar dengeli alınsa da, sodyum oranının azaltlması gerekiyor. Çünkü yediğimiz bazı besinlerde, özellikle konserve ve salamuralarda sodyum oranı bin miligrama kadar görülüyor. Bu da yine fazla sodyum alımına neden oluyor."