Günlük yaşamımızda ‘Ayna tut bana, ayna tuttun, ayna tuttum, ayna oldun…’ gibi cümleleri kullanmaz mısınız? Sanıyorum kullanan hemen herkes yakın şeyler algılıyor bu ifadelerden diye düşünüyorum. Bazen kendimizi ve kendi yaptıklarımızı göremiyoruz ve ancak başka birisinin bize söylemesiyle ya da göstermesiyle farkına varıyoruz. İlle de birisinin bize ayna tutması şart mı? Birisine takılmayalım ve önce ayna yerine koyabileceklerimize bakalım.

Yazmayı fazla sevmediğimiz için yazdıklarımızın ayna olmasından yararlanamadığımızı düşünüyorum. Diyet konusunda bu durum çok önemli! Kendimiz çok fazla yediğimizi düşünebiliriz ya da bir başkası çok yediğimizi söyleyebilir. Acaba gerçekten öyle mi? Neyi çok fazla neyi az yedik? Bazen hiç ekmek yemiyorum ama kilo da veremiyorum gibi şikâyetler duyarım. Hiç ekmek yemediğini söyleyen bu kişinin gereksinimi olan ekmek miktarının iki katını yediğinin farkında bile olmadığını görürüm. Bir de şu soruyu sormak gerekli: Neden ekmek yenmesin ki?

Diyetisyenden en çok yararlanan kişilerin yediklerini içtiklerini not eden insanlar olduğuna hep tanık olmuşumdur. Örneğin aşağıdaki gibi günlük bir liste hazırlarsanız





Ve bu listeye tüketilen su miktarını da eklerseniz, işiniz çok kolaylaşacaktır. İşte aynanız bu listeniz olacaktır.

Bu yolla temel beslenme bilgilerini öğrenmeniz kolaylaşacak ve ayna tutma yaklaşımıyla buzdolabı üzerine asılan diyet listeleri kullanmak yerine kendi yaşam tarzınıza uygun beslenme alışkanlıkları kazanmaya başlayacaksınız.

Kısaca söylersek bu ayna tutma yaklaşımı yediğiniz içtiğiniz tüm yiyecekleri ve içecekleri kaydederek listelemeniz ve sonrasında eksikleri fazlaları değerlendirmeniz esasına dayanıyor. Zamanla bu yöntemle iç aynanızı da görmeye başlayacaksınız.

Takip eden yazımda bir günlük menü örneği üzerinden aynaya bakma konusunu biraz daha açacağım.

İç aynanıza bakmayı tam olarak öğrendiğinizde fazla kilolarınızdan da kurtulma yolunda epey yol almış olacaksınız.