![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]() ![]() Arınma olarak da adlandırılan katarsis, ilk defa Aristoteles’in Poetica adlı eserinde kullanılmıştır. Öte yandan Platon da ‘Devlet’ isimli eserinde Aristoteles’in görüşünden farklı olarak zikretmiştir. Sanat felsefesinin temel kavramlarından biridir. Aristoteles için katarsis’in gerçekleşeceği yer tragedyadır. Poetika’da şu cümle, katarsis ile ilgili bir açıklamada bulunmaktadır: ‘Tragedyanın ödevi, uyandırdığı acıma ve korku duygularıyla ruhu tutkulardan temizlemektir.’ Aristoteles’e göre katarsis’in amacı kötü karakterlerin iyileştirilmesidir. Dolayısıyla arınmadan sonra ortaya çıkan yeni bir karakter, adeta bir kabuk değiştirme sürecidir. Aristoteles için arınma adeta sanatın amacıdır. Tiyatro, yani o dönemde tragedya türü sayesinde seyirci kendini oyuncu yerine koyar ve arınmayı adeta beraber gerçekleştirirler. İnsanı adeta akıl süzgecinden geçiren, sorgulatan bir süreçtir. İyiye ve doğruya yapılan yolculuktur. Bilgece bir atmosferi vardır. Arınma kişiyi özgür kılar ve dolayısıyla olaylara, zihinsel sürece yapılan akılcı yolculuktur. Aristoteles’in aksine Platon, arınmanın tartışma yoluyla yapılabileceğini söyler. Oysa Aristoteles tragedya ile duyguları ayaklandırma yoluna başvurur. Acıma ve korku duygularını seyirciye yönelterek, arınmayı gerçekleştirir. Dolayısıyla temsil sanatında katarsis bir dönüşüm sürecidir. Kişi temsili izlerken içinde bulunduğu durumdan dolayı karaktere acır, fakat kendiyle özdeşleştirdiği noktada acı yerini endişeye ve zorunluluk halini alan katarsise bırakır. Öte yandan psikolojide de kullanılan bir kuram olan katarsis, saldırganlık ve zarar verici duyguların boşalımına verilen isimdir. Bu açığa çıkarma süreciyle kişi bir tür rahatlama yaşar. Antik Yunan’dan günümüze halen tazeliğini koruyan, sanat felsefesinin, tiyatronun, psikoloji biliminin, sinemanın konusu olan bu kavram gündelik dilde de insanların günlük yaşamlarında yaşadıkları olaylar için zaman zaman kullandığı bir deyiş haline gelmiştir. ‘katarsis yaşadım’ , ‘bu yaşadığım olayla katarsis kaçınılmazdı.’ gibi cümleleri duyar olduk. Peki bu derin ve hayatımıza uyarlanabilir kavram günümüz sanatı için de geçerli değil midir? Bu soruyu ‘evet geçerlidir.’ olarak yanıtlamak yanlış olmayacaktır: Sanat eserinde ibretlik sahnelerle seyirci kurgunun içine çekilir ve izleyeci halen bu olaylarla ve dönüşümle kendi katarsis’ini gerçekleştirir. Kim bilir, Aristoteles bu çağda yaşasaydı belki de beyaz ekran için de bu kavramı kullanırdı. |
![]() ![]() |
Forum | Bilgilendirme | Linkler |
Powered by vBulletin® Version 3.8.9 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd. |
Sitemiz bir " paylaşım " sitesidir. Bu yüzden sitemize kayıt olan herkes kontrol edilmeksizin mesaj/konu/resim paylaşabilmektedir. Bu sebepten ötürü, sitemiz üzerinden paylaşılan mesajlar, konular ve resimlerden doğabilecek olan yasal sorumluluklar paylaşan kullanıcıya aittir. |